23.7.11

Anı Yaşa



    Bazılarının hayatı planlı bir şekildedir yapacaklar listesi iki senelik doldurulmuştur. Yatmadan önce yarınki programı hazırlarlar halbuki yarın yaşayacaklarını bile bilemezler. Bir zamanlar öyleydim taaki akşam beraber program hazırladığım arkadaşımın ertesi gün tabutunda ağlayana kadar sonra anladım ki insan bir saat sonrasını bilemeyecek kadar aciz bir varlık  geleceği planlamak ne hacet düşünmek bile yanlış .  geçmiş geçmiştir gelecekte meçhul en iyisi anı yaşa. Ama annem benim yerime hayatımı planlamış koca bir liste oluşturmuş eğer bugün planladığımız gibi gitseydi hayat ooohhooo dört köşe olurduk. Hal böyleyken annem neye liste neye program plan yapıyo?

4 yorum:

Profösör dedi ki...

Anı yaşarken de yönümüz istikbaldir. Gelecektir. Bizler pln yaparız. B, C, D, planları da yaparız. Takdir Allah'tandır. Biz kendi irademiz ve kaderimiz kadar bir yüce planlayıcı bize göz kırpar..

BAMBİ dedi ki...

İnsan sadece pln yapmıyor düşündüğü neyse kessnlike yapacağına inanıyor yapmayınca da büyük hayal kırıklığı.

Yani bana öyle oluyor, bugünü yaşa yarın neyse o olur tavrı daha iyi geldi bana.

Profösör dedi ki...

Bugün de bir selam vermeden geçmek istemedim. selam bir nevi kurtuluştur. Huzurdur. Hayattır.. Umuttur. Bir küçük öyküyle sizi kahvaltınızla başbaşa bırakayım ki yüzünüz tebessüm etsin. Çünkü tebessüm gönül hoşluğudur.

Küçük balık, yiyecek bir şey sanıp süratle atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı duydu dudağında... Sonra hızla çekildi yukarıya. Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü. Balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu ve küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini. Koca denizlere sığmazdı, oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende, cansız dostlarına değiyordu ister istemez. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine. Yavaşça karardı dünya; başı da dönüyordu. Son kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yaosunu.
İşte tam o sırada eğilip aldım onu, yürüdüm deniz kenarına. Bir öpücük kondurdum başına. Sade bir törenle saldım denizin sularına. Bir an öylece baka kaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti. Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu avuçlarımda bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme: "Neden yaptın bunu?" diye sorar gibiydiler.
"Bir gün" dedim, "Bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük balık kadar çaresiz, son ana kadar hep bir ümidim olsun diye."

Ümidinizin kalmadığı anlarda, bu hikâyeyi düşünüp, teselli bulabilirsiniz.

BAMBİ dedi ki...

Çok güzel bir hikayeymiş profösör :)